Son Yazılar

Aşk ve Cinselliğin Evrimsel Matematiği



 
Her ne kadar kabul etmesi zor olsa da, modern dünyamızdaki davranış ve tercihlerimizin büyük çoğunluğu, insanoğlunun binlerce yıllık genetik mirasının sonucudur. Diğer tüm canlılar gibi insanoğlunun da temel hedefi hayatta kalmaktır. Ancak elbette sonsuza kadar yaşamanın da mümkün olmaması nedeniyle, canlılar üreyerek "var olmayı devam ettirmeye" ve sonsuzluğa ulaşmaya çalışırlar. Üremek ve soyunu devam ettirmek, canlılık için ölümsüzlüğün ikamesidir. 
 
Üremenin sanatı olarak yorumlanabilecek aşk ve ödülü olarak yorumlanabilecek cinsellik de insanın sonsuzluğa ulaşma isteğinin ürünleridir. İnsanın ister sahip olduğu aşk duygusu, ister tek gecelik animalistik seks arzusu olsun, temelinde var üreme dürtüsü yatmaktadır. Üremede önemli olan ise, üreme sonucu ortaya çıkacak yeni bireyin, genetik bakımdan güçlü olması, hayatta kalması ve kaliteli bir karşı cins tarafından tercih edilerek onun da kaliteli bir nesli devam ettirmesinin garanti altına alınmasıdır. Üreme sonucu ortaya çıkan birey güçsüz olup hayatta kalamaz veya karşı cins tarafından tercih edilmez ve üreyemez ise, ata canlı sonsuzluğa ulaşamaz ve ölümsüzlüğünü sağlayamaz.
 
 
I- HİPERGAMİK FAKTÖRLER

Kişi hayatta kalma dürtüsüyle devamlı olarak bilinçaltında kendisi için pragmatik kararlar vermektedir. Bu nedenle insan ilişkilerinde hipergaminin büyük önemi vardır. Hipergami, tanım olarak kişinin kendi değerinden üstte olan insanlarla (genellikle karşı cins) bağ kurma eğilimidir. Hipergami benzeri bilinçaltı değerlendirme süreci hayatın her alanında, arkadaşlık ilişkileri, hatta bir daha asla görmeyeceğimiz yabancılara bile davranışımızı düzenlemektedir. Öyle ki, her ne kadar karakteri bize uygun olmasa da, iyi giyimli, eğitimi yüksek olan ve özgüvenli bir kişi ile iletişim kurmaya daha istekli iken, tam tersi özellikteki kişileri görmezden geliriz. İnsan ne yazık ki oportunisttir. Kimse herhangi bir fayda sağlamayacağı birisine yatırım yapmak istemez (sevilme arzusu ve ilgi hem yatırım hem kazançtır). Çıkarlarını düşünen insan, kendisine birşey katmayacak, işlevsiz ve verimsiz insanlarla zaman harcamak yerine, fayda sağlayacak insanları tercih edecektir. Bu tercih bazen bilinçli, bazen de bilinçaltı düzeyde gerçekleşir.
 
Hipergami odaklı bireysel değeri etkileyen faktörler büyük oranda insanın sahip olduğu genetik yapı (dış görünüş ve sağlık) ve sahip olduğu güçtür (eski çağlarda kas gücü, günümüzde sosyal etkinlik, kariyer ve para). Eş seçiminde her iki cinsiyet de doğrudan hipergamiye önem vermektedir ancak cinsiyetlerin bu faktörlere verdikleri ağırlıklar ve öncelikler farklıdır.

İlk olarak, her iki cinsiyet de karşı cinste dış görünüşe bakmaktadır. Çünkü dış görünüş sağlam bir genetik yapı ve sağlıklı bünyenin yüzde yüz doğrulukta olmasa da temel özelliklerini sunmaktadır. Diğer yandan kişi aynı zamanda kendi genetik yapısı ile iyi bir uyum sağlayacak genetiğe sahip bireyleri de aramaktadır. Bu yüzden, bireysel beğeni kavramı vardır. Her kadın her erkeğe aynı güzellikte gelmeyeceği ve aynı arzuyu yaratmayacağı gibi, her erkek de her kadın için tercih edilebilir görünmeyecektir. Çünkü bireyin genleri farklıdır ve üreme sonucu kaliteli bir ürün çıkarması için ihtiyacı olan ve karşı cinste bulunması gereken genler de farklıdır.
 
Dış görünüşten sonra cinsiyetlerde hipergamik faktörlerde öncelikler değişmektedir. Erkek dış görünüşten sonra kadında en çok sadakat aramaktadır. Bunun nedeni ise, babalık testi gibi bir kavramın olmadığı eski çağlardan beri doğacak çocuğun kadından olduğunun kesin olması ancak erkekten olduğunun bir ispatı olmamasıdır. Bu durumda erkek, seçtiği kadının kendisini aldatma ihtimalinin olmamasını arzulamaktadır. Çünkü aksi durumda erkeğin babalık yaptığı çocuk aslında kendisinden olmayacak ve erkek neslini devam ettiremeyecektir. Şimdi “nesli devam ettirmek neden bu kadar önemli?” diye sorulabilir. Her ne kadar modern dünyada bu konu mantıksal olarak önemsiz gelse de, bu dürtüler insanlığın binlerce yıllık sürecinde genlerinize işlemiştir ve siz hangi fikre sahip olursanız olun, bilinçaltınızda her zaman var olacaktır. Ve bu yüzden erkek istediği kadar "modern" olduğunu iddia etsin, sevdiği kadını kıskanacaktır. Bu kıskançlık her zaman güvensizlik veya şüphe değil, bilinçaltının oyunudur.

Erkek için bir diğer önemli hipergamik faktör ise hayatını paylaşacağı kadının eğlendirici, yapıcı ve bilgilendirici olması ve hayatla ilgili ortak kararlar verebilmek için kadının erkeğin kendisiyle benzer ahlaki ve kültürel görüşlere sahip olmasıdır. Erkek bu nedenle kadının kendisi ile benzer ahlak, zevk ve kültüre sahip olmasını, veya sahip değilse bile erkek tarafından benzer doğrultuda yönlendirilmeye yatkın olmasını ister. Kadının kültürel yapısı erkeğin gözünde çocuğunun istediği çizgide yetiştirilmesini sağlayacak bir etkendir. Özellikle rafine zevkleri olan erkeklerin hoşlandıkları kadınlara sevdikleri hobileri, aktiviteleri, filmiler, şarkıları tanıtması bu nedenledir. Önce dış görünüşe bakan erkek, devamında kadının ahlak ve kültürüne yoğunlaşmaktadır. Diğer yandan erkekte eğitim, kültür ve zeka seviyesi düştükçe, erkeğin kadından bu özelliklerde fazla beklentisi da kalmayacak ve dolayısıyla eş seçiminde dış görünüşe verilen önem çok daha fazla artacaktır. 



 
 
Gelelim kadınların tercihlerine... Kadın genellikle kendini koruyup, kollayabilecek ve dış tehlikelerden koruyacak, sağlam ve güçlü bir erkek aramaktadır (her ne kadar modern dünyada kadının korunmaya ihtiyacı daha az olsa da, binlerce yıllık genetik miras, feminizmi dinlemez). Ancak koruyucu erkekliğin tek göstergesi kas gücü değildir. Nitekim aşırı kaslı ancak naif ve duygusal olarak dengesiz bir erkek ne kendini ne de kadınını koruyamaz. Bu nedenle kadın, sağlam erkeği ararken kas gücünden başka özelliklere de bakmaktadır. Kadının önem verdiği özelliklerin tamamı aslında erkeğin hayatta kalma ve ayaklarının üzerinde durma yeteneğinin ne derece olduğuna bağlıdır. Erkeğin duygusal olsa da duygusal zorluklarda pes etmemesi, güçlü sinirleri olması, pasif ve ezik olmaması, hırslı, kararlı, dominant, otoriter ve yönlendirici olması kişiliğinin sağlamlığını göstermektedir. Her ne kadar feminist kültür nedeniyle günümüzde medya, erkekleri feminen olmaya itse de, aslında kadının isteği erkeğin doğrudan maskülen olmasıdır (Maskülenite maçoluk değildir. Maskülenite erkek cinsine özgü genel davranışlar iken, maçoluk kendine güvensizlikten ortaya çıkan zayıf ve saldırgan karakteristiklerdir). 
 
Karşısındaki erkeğin gerçek bir maskülen varlık olup olmadığını test etmek için kadın, bilinçaltının yönlendirmesiyle erkeğe karşı çeşitli hamlelerde bulunur. Bu hamlelerden en önemlisi de erkeği sürekli değiştirmeye, yönlendirmeye çalışmaktadır. Diğer yandan, kadınlar sürekli erkeği değiştirmeye, feminenleştirmeye çalışsa da, aslında bilinçaltında kadına teslim olmayan, sınırları belli ve sınırlarını kadın için bozmayan, kadın için bütün ideallerinden vazgeçmeyen, diğer yandan da kadına değer verdiğini hissettiren sağlam karakterli erkeklere ilgi duymaktadırlar. Ve bu erkeğin kadına sadık olması ama bunu fazla göstermemesi tercih edilir. O halde kadının tam olarak istediği erkek, diğer kadınlar tarafından çekici bulunan, diğer kadınların sürekli ilgi gösterdiği, ancak gözü kendi kendi kadınından başkasını görmeyen, pek çok kadını elde edebilecek güçte olan ama cinsellikten başka bir çok önemli işi olduğu için bu tür aktiviteler ile ilgilenmeyen, yüksek değere sahip, güçlü ve otoriter bir erkektir. 
 
Kadının bir ilişkide aradığı önemli faktörlerden birisi de inişler ve çıkışlardır. Nasıl ki elektrik motoru basitçe mıknatısın artı ve eksi kutuplarının yakınlaşması ve uzaklaşması işleyişi üzerinden elektrik üretiyorsa, ilişkilerin enerjisi de dalgalanmalar ile mümkündür. Kadın, bazen sert, bazen romantik, bazen sinirli, bazen naif, bazen eğlenceli, bazen komik bir erkeği arzular. Ancak bunların hepsinin aynı anda ve tekdüze bir şekilde olması da kadın için iticidir. Kadın, erkeğin kendi karakterinde tutarlı ancak değişken davranışları ile kendisini şaşırtmasından haz almaktadır.
 
Erkek ile kadın arasında medenice yaşanan basit kavgalar veya küslükler, barışmanın sonrasında çok daha arzulu bir birliktelik yaratacaktır. İlişkilerin klişe bir cümlesi olan "ona küçük süprizler yap" aslında "beklenmedik bir şey yap, ilişkide dalgalanma yarat, monotonluğa izin verme"dir. Tabi ki burada ilişkiyi dalgalandıran faktörler şart olarak kavga ve gürültü değil, ilişkiyi tahmin edilemez yapan olumlu veya aşırıya kaçmayan olumsuz aksiyonlardır. Spontane gelişen bir gezi planı veya küçük bir hediye, tarafların birbirini kırmadığı bir kavga sonrası yaşanan barışma anı, ya da istemeden yaşanmış hafif bir kıskanma vakası, dalgalanma sağlar. Ve tüm bunların da ölçülü olarak var olması gerekir. Nitekim, sürekli oldukları taktirde de ilişki hem monotonluğa düşecek, hem tarafların birbirine olan tahammül seviyesini azaltarak ilişki zarar görecektir.

Son olarak, kadın erkekte gizem faktörüne de önem vermektedir. Erkeğin bilinmezliği ve spontaneliği çekicilik yaratmaktadır. Diğer yandan, ilişkilerde zaman erkeğin aleyhine işler ve taraflar birbirini tanıdıkça erkeğin gizemi kaybolur. Bir kadının, erkeğini tamamen çözmesi, ona duyduğu tutkuyu azaltır. Bu nedenle her ne kadar zaman içerisinde kaybolan gizemin yerini güven duygusu alsa da, ilişkilerdeki inişler ve çıkışlar asıl olarak zaman içerisinde kaybolan gizem duygusunun ikamesi durumundadır. Bu nedenle uzun ilişkilerin en büyük dostu dalgalanmalardır.

 
II- İYİLİK, ROMANTİZM VE TAVİZ

Bir kişi için yüksek değere sahip olarak yorumlanan bir insan, başka bir kişi tarafından düşük olarak görülebilir. Bu nedenle hipergamide var olandan çok algılar önemlidir. Kısaca siz istediğiniz kadar mükemmel olun, karşıdaki birisi için düşük değerli olarak yorumlanmış olabilirsiniz. 
 
Her ne kadar asil ve güzel bir karakter yapısı olsa da, karşılıksız yapılan iyilikler algılanan değeri düşürmektedir. İlgi duyduğu insan tarafından düşük değerde yorumlanan ve karşılık bulamayan bazı bireyler, karşısındakine kendini sevdirmek için iyilik yapmayı ve tavizler vermeyi bir yol olarak görürler. İşin aslı bir insana iyilik yapmak veya ilgi göstermek (kısaca yatırım yapmak) onun sizi sevmesini sağlamaz. Tam tersi bir kişiye herhangi bir karşılık almadan aşırı yatırım yaptığınızda, bilinçaltında o kişi sizin kendisine bu kadar yatırım yapmanızın nedenini, sizden daha yüksek bir değerde olması ve sizin ona muhtaç olmanızla açıklar. Bu durum iyilik yapan taraf daha yüksek değere sahip olduğunda da geçerlidir. Hipergami devreye girer ve aslında ilgi gösteren kişi daha yüksek değerde olsa bile, artık çaresiz ve seçeneksiz olarak algılanmaktadır. Diğer yandan sürekli yatırım yapan kişi ise bu kadar karşılıksız yatırım yapmaya devam etmesini bilinçaltında karşısındakinin kendisinden yüksek değerde olmasıyla açıklar. Kısaca ilgi gösteren yüksek, ilgi gören düşük değerde olsa bile, işler tersine döner. 
 

 
 
Bazı aşırı duygusal erkekler, aslında matematiksel olarak bir insanın dünya üzerinde hoşlanabileceği, fiziksel ve karakteristik uyumu yakalayabileceği birden çok eş adayı olmasına rağmen, aşık olduğu tek kadını tanrıçalaştırır, onu ruh ikizi yapar, alternatifsizleştirir. Bu tür erkekler, ruh eşini kaybetmemek için, kadının her türlü negatif davranışını görmezden gelir, onun içinde kendi zevklerinden, arkadaşlarından, ideallerinden vazgeçer. Ve bunların kadını mutlu edeceğini zanneder. Nitekim, kendisini "aşkı için her türlü zorluğa katlanan bir kahraman" olarak görmektedir. Diğer yandan kadın, bu davranışları dışarıdan takdir ediyor gibi görünse de, aslında bilinçaltında tiksinmektedir. Çünkü bu tür davranışlar erkeği hem zayıf karakterli ve kadın için ideallerinden vazgeçecek eziklikte göstermekte; hem de kadın, kendisi için erkeğin bu kadar özveri göstermesini, düşük erkeğin, yüksek kadını elde etmek için çabalaması olarak yorumlayacaktır.

Benzer şekilde, bilinçaltında bir kadın için emek göstermesi gerektiğini düşünen erkek, kendisi hamle yapmak yerine bir kadın tarafından kendisine teklif geldiğinde bu durumu genellikle şüpheyle karşılayacaktır. Öyle ki erkeğin gözünde, aslında belki de tamamen asil ve iyi duygular ile hamle yapan kadının, ya düşük değerde algılanmasına, ya da kadının farklı gizli bir ajandası olduğuna dair varsayım yaratır.

 
 
 
İlişkilerde erkek kadından daha muhtaç konumdadır. Bu durum insanoğluna binlerce yılın getirdiği genetik mirastır. Öyle ki, insanlık tarihi savaşlarla doludur ve son yüzyıl hariç nüfuslu ve zengin olan az sayıda erkek dışında kalan diğer erkekler savaşlar nedeniyle günümüz erkeklerine göre oldukça az bir ömre sahip olmuştur. Diğer yandan, kadınlar savaşlarda öldürülecek birer nesne değil, ganimet olarak görülmüştür. Nitekim savaş sırasında düşman ordusu, yerel ordunun erkeklerini öldürür, kadınlarına ise el koyardı. Bu nedenle erkekler kısa olan ömürlerinde elde ettikleri değerli bir kadını tekleştirmeye, kadınlar ise ani değişimlere uyum sağlamaya adapte olmuşlardır. Örneğin, 2. Dünya Savaşında Alman ordusu Fransız erkeklerini savaşta yenip, Fransa’yı ele geçirdikten sonra pek çok Fransız kadın değişen duruma uyum sağlamış ve Alman erkekleri ile aşk yaşamaya başlamıştır. Aynı şey Roma, Rusya, Osmanlı dönemlerindeki işgaller için de geçerlidir. Kısaca, erkek ölmüş, hayatına devam eden kadın ise neslini ve çocuğunu korumak için, karşısına çıkan başka bir erkekle de ilişki yaşayabilmeyi, gerekirse rol yaparak seviyormuş gibi davranabilmeyi, gerekirse de gerçekten sevmeyi öğrenmiştir. Bu nedenle bir ilişki bittiğinde ilişkiyi kadın daha kolay atlatır, ancak erkek dağılır. Bu yüzden aşk yüzünden intihar edenlerin büyük çoğunluğu erkektir (TÜİK 2014 istatistiklerine göre intihar edenlerin %74'ü erkeklerdir). Evet, kadın erkeğe göre daha romantiktir, ama aynı zamanda da kadının aşkı erkeğe göre çok daha kolay bitebilir. Bu stratejik bir davranıştır ve insanlık soyu bu temeller üzerinde ilerlemiştir.
 
 
III- KARANLIK ÜÇLÜ
 
“İyi adamlar yalnızlıktan ölür. İyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken...” (Fyodor Dostoyevski)
 
Bazı kadınların "kötü erkeklerden hoşlanması" bir diğer hipergamik gerçekliktir.  Kötü insanın bencil ve çıkarcı yapısı nedeniyle hayatta kalma olasılığının daha fazla olması, bazı kadınların bu durumu erkeğin daha güçlü olduğu şeklinde yorumlamasını sağlar. Savaş esnasında bir iyi, bir kötü erkek düşünün. İkisi de yerde duran düşmanını görüyor. Kötü erkek düşmanının yerde olduğuna bakmadan düşmanını öldürüp karısının yanına dönebilir. İyi erkek ise düşmanına yardım edeyim derken, bir anlık boşluğunda düşmanı tarafından öldürülür, karısını da düşmanının insafına bırakabilir. Elbette bu ekstrem ve günümüzde gerçekleşmesi pek mümkün olmayan bir örnek olsa da kadın bilinçaltı bu tür geçmişten gelen genetik miras üzerine kuruludur. Bu nedenle bazı kadınlar, "Karanlık Üçlü" adı verilen özelliklere sahip erkeklerden etkilenmeye doğrudan meyillidir. Bu özellikler narsisizm, psikopati ve makyavelizmdir.
 
 


Elbette erkeğin bencil ve çıkarcı olması, kadını terk etme veya isteyerek korumama ihtimalini de arttırmaktadır. Bu nedenle "karanlık" erkeklere, risk almaktan çekinmeyen kadınlar daha fazla meyilli olmaktadır. Bu kadınlar genellikle iki grupta incelenebilir:
 
İlk olarak ailesi tarafından fazla miktarda baskıya maruz kalmış kadınlar, kendilerini ispatlamak amacıyla doğrudan yüksek riskli karanlık erkeklere yönelebilirler. Diğer yandan karanlık erkeklerin genellikle cinselliği aldıktan sonra kadını terk etmesi veya aldatması nedeniyle, uzun dönemde karanlık erkeklerde birlikte olan kadınlarda borderline kişilik bozukluğu gelişmesi olasıdır.
 
İkinci olarak, küçüklüğünde babası tarafından sevilmemiş veya terk edilmiş kadınlar (daddy issues), hem babalarından hoşlanmamakta, hem de babalarına karşı özlem duymaktadırlar. Bu tür kadınlar, bu nedenle hep babalarına benzeyen karakterde erkekler ararlar. Baba sorunu olan kadınlar, geçmişte babalarının ilgisini hissetmedikleri için, çevrelerindeki tüm erkeklerin, özellikle de karanlık karaktere sahip olanların ilgisini çekmeye çalışmaktadırlar. Bu tamamen bilinçaltı bir durum olup, kadının kendini ispatlamak istemesine yöneliktir. Nihayetinde bir kadın kendisi için en önemli olan erkek, yani babası tarafından değer görmediğini hissettiği için özgüven sorunu yaşamaktadır. Bu nedenle bu tür kadınlar flörtöz olmakta ve ilgi toplamaya çalışmaktadır. Güzelliğin yetersiz olduğunu düşündükleri durumda ise, aşırı açık giyinmek ve erkeğe kısa sürede cinsel ilişki sunmak gibi davranışlar sergileyebilirler. Karanlık olmayan, sabırlı ve tutarlı, maskülen bir erkek buldukları durumunda sağlıklı uzun bir birliktelik yaşayabilirler, diğer ihtimalde tedavi edilmedikleri sürece hayatlarındaki çok fazla ama çok kısa süreli ve tatminsiz ilişkiler yaşayacaklardır.
 
Benzer şekilde, bazı erkekler de doğrudan karanlık veya borderline kadınlardan hoşlanmaktadır. Bu tür erkekler için kadının karanlık üçlemeye uygun davranışlar sergilemesi, aşırı açık giyinimi veya cinselliği ön planda tutması erkeğe yüksek değerde ve çekici gelebilmektedir. Diğer yandan, bu tür kadınlardan hoşlanan ve genellikle domine edilmeyi seven çekinik yapıdaki erkeklerin bu özellikleri, kadınlar tarafından yetersiz maskülenite olarak yorumlanacak ve ilişki ya uzun sürmeyecek ya da toksik bir yapıya dönüşecektir.
 

 
 
İki cinsiyet için de, karanlık üçlemeye sahip karşı cinsle ilişkilerinin (muhtemelen sancılı bir şekilde) bitmesinden sonra tercihler ve karakterde kaymalar meydana gelir. Karanlık bir kadın tarafından manipüle edilmiş bir erkek ilişkiden sonra karanlık bir erkeğe dönüşebilir. Bu erkek başka bir toksik ilişki sonucunda bir kadını, karanlık kadına dönüştürebilir. Nihayetinde bir kanser kısır döngüsü ortaya çıkmaktadır ki günümüzde yaşanan çoğu toksik ilişki bu kapsamda oluşmaktadır.
 

IV- SAHTE HİPERGAMİ ve UYDU ERKEKLER
 
Kadın - erkek ilişkilerinde iki tarafın da kendi değerinin farkında olması ilişkiyi kolaylaştıracaktır. Diğer yandan, özellikle son yıllarda sosyal medya ve yüksek derecede karma sosyal hayat sayesinde kadın ile erkek eskiden hiç olmadığı kadar kolayca birbirine ulaşabilmektedir. Başta kulağa oldukça güzel gelen bu durumun aslında yarattığı bir takım sıkıntılar söz konusudur. 
 
Yazıda daha önce kadının binlerce yıllık geçmişinden kaynaklanan bilinçaltında erkek tarafından korunma içgüdüsüne sahip olduğunu belirtmiştim. Modern dünyamızda erkek tarafından korunma dürtüsü kendisini erkek tarafından ilgi görme ihtiyacı ile belli etmektedir. Bu nedenle, bazı kadınlar, sevgili olmadan da çevresindeki erkekler tarafından ilgi gösterilmesini, cinsel olarak tatmin edici bir unsur olarak görebilmektedir. 

Düşük değere ve masküleniteye sahip bazı erkekler, kendilerinden yüksekte olan kadınlar ile birlikte olabilmenin tek yolunun, kadına karşılıksız ve yoğun ilgi göstermekten geçeceğini, sabrederlerse bir gün o kadınla bir şans yakalayabileceklerini düşünürler. Bu davranış iki taraf için de oldukça tehlikelidir. İlk olarak, kadının "uydusu" olan erkek sürekli ilgi gösterdiği ve hizmet ettiği kadın tarafından asla birincil olarak tercih edilmeyecektir. Kadına karşılıksız ilgi sunan bu uydu erkekler uzun vadede friendzone'a düşecek (işin aslı uydu erkeklerin asıl amacının kadın da farkındadır ve bu tür erkeklere saygı duymaz) ve uydusu oldukları kadına karşı saplantı oluşturmaya başlayacaklardır. İkinci olarak, pek çok farklı uydu erkek tarafından yoğun ilgiye maruz bırakılan kadında ise narsistik duygular ortaya çıkacak, kadının egosu yapay bir şekilde aşırı yükselecek ve kendi değerindeki erkekleri bile yetersiz görmeye başlayacaktır. Diğer yandan kendi değerinin üstünde erkeklere yönelen bu kadın, o erkekler tarafından da ciddiye alınmayacaktır. Ya da bu kadın ilişki kurmadan da ilgi ihtiyacını karşılayabildiği için uzun dönemli ciddi ilişki kurmaya çalışmayacak bile.
 



Özellikle internet ve sosyal medya sayesinde, uydu erkek yapan kadın sayısı bir hayli artmıştır. Sosyal medya sayesinde pek çok kadın, herhangi bir ciddi ilişkiye girmeden, ihtiyaçları olan ilgiyi sosyal medyada peşlerinden koşan erkek sürüsü sayesinde hali hazırda sağlamaktadır. Herkese açık sosyal medya profili olan ortalama bir kadına erkekler tarafından günde onlarca mesaj gelmektedir. Bu erkeklerden bazıları düşük değerde uydular, bazıları ise daha yüksek değerde olup da kısa dönem veya tek gecelik ilişki arayan avcı erkeklerden oluşmaktadır. Bu iki erkek türü de, farklı amaçlara sahip olmalarına rağmen, kadına yoğun bir şekilde iltifat ve ilgi vereceklerdir. Tüm bu durumlar düşünüldüğünde, kadının aşırı egolu bir hale gelmesi doğaldır. Böyle kadınlar normalde kendileri ile aynı değerde olan bir erkekle mutlu olabilecekken, tüm bu illüzyonlar nedeniyle kendilerini olduğundan çok daha mükemmel olarak görmekte ve bu nedenle gerçekçi olmayan bir şekilde kendisinden çok daha yüksek değerde erkek aramaktadırlar. Ancak elbette daha yüksek değerde olan bir erkek de, kendisinden daha düşük değerde olan bu kadınlara ciddi gözle bakmayacak ve onu tek gecelik eğlence malzemesi olarak görecektir. Zaten hali hazırda amacı kısa süreli ilişki olan kadınlar için bu durum bir sorun teşkil etmese de, ciddi ilişki yaşayacağını düşünen kadınların bir veya birden fazla kere bu duruma maruz kalarak terk edilmeleri, gelecekte tüm erkeklere karşı güvensizlik sorunu yaşamalarına neden olacaktır. 
 
Diğer yandan ciddi ilişki arayan erkeğin kendi değerine uygun bir kadına sosyal medyadan yaklaşmaya çalıştığını düşünelim. Erkeğimiz belki basit bir merhaba diyecek, belki de abartarak şiir yazacaktır, ama her şekilde zaten daha yüksek değerdeki erkeklerden günde onlarca mesaj alan kadının ilgisini çekerek aradan sıyrılmayı başaramayacaktır. Birkaç on yıl öncesinde bir erkek gerçekten sevdiği ve ciddi düşündüğü kadına gider ilgi gösterir, eğer genetik olarak uyumlular ve değerleri birbirine yakınsa kadın da bu ilgiyi beğenir ve karşılık verirdi. Kadın kendisine ilgi gösteren erkeğin ciddiyetini anlar ve buna göre pozisyon alırdı. Günümüzde ise çoğu erkek, sadece tek gecelik için olsa bile kadınlara fazlasıyla ilgi gösterdiği için kadının bu ayrımı kolaylıkla yapması mümkün değildir. 
 

V-CİNSİYETLERİN CİNSELLİK STRATEJİLERİ

Cinsiyetleri anlamakta en sık yapılan hata iki cinsiyetin de birbirine eşit olduğunu kabul etmektir. Hayır, erkek ve kadın birbirinden oldukça farklıdır. Kesinlikle eşit haklara sahip olmalıdırlar, ama yapısal olarak eşit değildirler. Örneğin, evrimsel süreçte erkek avcılıkla, binicilikle, işçilikle, savaşmakla daha çok zaman geçirdiği için tıp, şoförlük, inşaat, savaş, yön bulma, matematik gibi konularda genel olarak kadına göre üstündür; diğer yandan kadın ise aynı süreçte sosyal ilişkiler açısından çok daha zeki, hafıza olarak daha güçlü ve sanata genel olarak daha yatkın bir cinsiyet haline gelmiştir. 

Kadın ile erkeğin farkı sadece yeteneksel faktörlerle sınırlı değildir. İlk olarak en temel fark kendini üreme sürecinde göstermektedir. Antik dönemlerde üreme faaliyeti kadın için önce 9 aylık bir hamilelik süreci, devamında da yıllar sürecek çocuk bakımını getirmekteydi. Diğer yandan erkek, kadını ve çocuğu terk edebilir ve yeni kadınlara yönelebilirdi. Sonuçta bir erkek teorik olarak bir hafta içerisinde onlarca kadını hamile bırakabilir, ancak bir kadın aynı anda ancak bir erkekten hamile kalabilir. Erkek üremede hiçbir risk almaz, ancak kadının aldığı risk büyüktür (hatta günümüzde AIDS ve benzeri bulaşıcı cinsel hastalıkları cinsel ilişki sırasında kadının kapma ihtimali bilimsel olarak erkekten daha fazladır, yani kadın hastalıklar söz konusu olduğunda bile erkeğe göre cinsel ilişkide daha fazla risk almaktadır).
 
 
 
 
İnsanoğlunun genetik tarihi erkeğe genetiğini aktarabilmek için olabildiğince kadınla birlikte olmayı ama aynı anda aile kurabilmek için de bir değerli ve nitelikli kadın seçmeyi; kadına ise riski en aza indirerek tek ve güçlü bir doğru erkeği seçmeyi dürtülemektedir. Bu nedenle bir erkek tamamen fiziksel amaçlarla ve hiçbirşey hissetmeden pek çok kadınla birlikte olabilirken, bir kadının hiçbirşey hissetmediği bir erkekle birlikte olması daha düşük olasılıktadır. Ve yine bu nedenle, insanoğlunun cinselliğinde temel strateji erkeğin doğurgan her kadınla seks yapmaya çalışması, kadının ise değersiz erkekleri uzaklaştırması şeklinde programlanmıştır. 
 
Diğer yandan günümüzde tam tersi bir şekilde erkeğin cinselliğe ulaşması, kadına göre daha zordur. Yıllarca tek bir kadınla bile basit bir ilişki kuramayan erkekler varken, kadın istediği taktirde, saatler içerisinde sevgili veya cinsel partner bulabilir. İlişki bulabilme ihtimali oldukça kolay olan kadın da doğal olarak en yüksek değerdeki erkeklere yönelmekte ve kendi değerindeki erkeklere yüz çevirmektedir. Erkekler ise kendileriyle aynı değerde olan kadınların daha yüksek değerdeki erkeklere yönelmeleri yüzünden, kendilerinden daha alt değerde kadınlarla birlikte olmaya zorlanırlar. En alt değerde yer alan erkekler bu nedenle hiçbir kadın tarafından tercih edilmeyeceklerdir.

Kadın ve erkeğin cinsellik stratejisini etkileyen bir diğer önemli faktör yaştır. Kadın biyolojik olarak erkeğe göre daha çabuk olgunlaşmakta ve yaşlanmaktadır. Bu nedenle insanoğlunun ilişkilerinde genel eğilim kadının erkeğe göre yaşça biraz daha genç olması şeklinde gelişmiştir. Bu davranış biçiminin arkasında iki neden bulunmaktadır: İlk olarak kadın, erkeğe göre zihinsel olarak daha çabuk gelişmektedir. Öyle ki, aynı yaşta kadın ile erkek karşılaştırıldığında, erkeğin amaçları ve zevkler, kadına göre daha yavan ve basit; kadın ise erkeğe göre daha ağır başlı ve sıkıcı kalacaktır. İkinci olarak, cinselliğin temel bilinçaltı amacı üreme olduğuna göre erkek, olabildiğince doğurgan kadını tercih etmeye meyillidir. Bilindiği üzere yaş ilerledikçe kadınlarda doğurganlık azalmaktadır.

Zaman geçtikçe tercih edilebilirliğinin azaldığını bilen kadının bilinçaltı stratejisi kendi genetiğine uygun ve yüksek değerli bir erkek ile aile kurmaktır. Genç yaşında bunu başaran ve sonrasında eşi dışındaki başka erkeklerin ilgisine kendisini maruz bırakmayan, eşi de başka kadınlara yönelmeyen kadınlar stratejilerini başarı ile gerçekleştirmiş olurlar.
 
Diğer yandan sağlıksız bir şekilde egosu şişirilmiş bazı kadınlar, kendi değerlerinden çok daha yüksekte erkeklere ilgi duyacağı, ancak bu erkekler de onlarla ciddi ilişki kurmayacağı için gençlik dönemlerinde temel stratejilerini gerçekleştirmekte başarısız olacaklardır. Gençlik yıllarında sayısız erkekle çok kolay bir şekilde kısa dönem ilişkiler yaşayan kadın, doğurganlığının azalmaya başladığını fark ettiği 30'lu yaşlardan sonra stratejisini değiştirmeye başlayacaktır. Bu dönemde en yüksek değerdeki erkeklerle ilgilenmekten vazgeçen kadın, daha değersiz olarak algıladığı ancak daha risksiz ve uzun ilişki kurabilme ihtimali daha kolay olan erkeklere yönelecektir. Böyle bir erkek bulabildiği durumda, hızlı bir şekilde bu erkekle evlenerek, çocuk sahibi olmayı amaçlayan kadın, diğer yandan 30 yaşına kadar çok daha üst değerde erkeklerle de takılmış olması nedeniyle, sonrasında mecburen tercih etmek zorunda kaldığı daha düşük değerli bu erkeğe hiçbir zaman tam olarak saygı duymayacak ve diğer erkeklere gösterdiği dişiliğinin zirvesini eşine sunmayacaktır. (Bu kadınların çocuk doğurduktan sonra eşlerine karşı tüm ilgiyi kesmeleri ve ilişkinin boşanma ile sonuçlanması da olasıdır. Nitekim, aşkın temel hormonu olan oksitosin, annenin çocuğuna karşı ilişkisinde de salgılanmakta olup, çocuk doğduktan sonra, eğer kadın tek başına kendini güçlü hissediyor ise, erkeğe ihtiyaç kalmamaktadır. Oksitosin hormonu ayrıca evcil hayvan ile de salgılanmakta olup, 30-40 yaşları arasında herhangi bir daha düşük değer erkek de bulamayan kadınlar, ikame olarak evcil hayvana yönelebilmektedir).
 
Erkeklerin kadınlar hakkında yanlış bildiği bir konu kadının cinsellikten hoşlanmadığıdır. Gerçek olan ise, kadının cinsellikten hoşlanması, ancak cinselliğe bir erkek kadar bağımlı olmamasıdır. Bu nedenle bir kadın isterse, erkeğin aksine cinsel arzusunu kolaylıkla yıllarca baskılayabilir. Ayrıca, kadınlar her ne kadar cinsel arzuya sahip olsalar da kendi değerlerini düşük göstermemek için dışlarına bu isteklerini yansıtmamaktadırlar. Bunun ilk nedeni erkeğin, kendisini aldatma potansiyeli düşük, geçmişinde fazla ilişkisi olmayan, kendisine yoğun bir şekilde aşık olacak bir kadın aramasıdır (Kadının hamileliği boyunca salgılanan ve kadının bebeğine duygusal olarak bağlanmasını sağlayan oksitosin hormonu, cinsel ilişki sırasında da salgılanmaktadır. Kişinin geçmiş partner sayısı arttıkça, her yeni ilişkide oksitosin salgılanması düşmektedir. Bu nedenle kişiler ilk cinsel deneyimlerini unutamaz ve ayrıca ne kadar çok cinsel deneyim yaşarlarsa, cinsel ilişki sonrasında yeni partnerlerine olan bağlılıkları, oksitosinin artık eskisi kadar etki etmeyişi nedeniyle düşer). Kadınların dışarıya hanım hanımcık gözükme isteklerinin ikinci nedeni ise, kendi hemcinslerinin tepkilerinden korkmalarıdır. "Slut-shaming" adı verilen bu kavram, kadın toplumunun, dekolte giyimi, erotik davranışları veya erkeklere kolaylıkla seks sunması nedeniyle cinselliğini fazla ön plana çıkaran kadınlara olan tepkisidir. Evrimsel süreçte kadının kendini savunma mekanizması ile gelişmiş olan bu kavram, cinsellik ile öne çıkan kadınların "hile yaparak" kolaylıkla ilgi çekmeleri ve yüksek değerde erkekleri (kısa süreli de olsa) elde etmeleri nedeniyle diğer kadınların üzerinde nefret ve baskı oluşturmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. 
 
 
 

 
İşin aslı, kadınlar dış dünyaya karşı "uslu" görünerek, erkeklerin ilgisini çekmeye, sahip oldukları erkeği ise erotizm ve dişiliklerini kullanarak mutlu etmeye meyillidir. Bu davranış biçimi aslında bazı erkeklerin de bilinçaltında yer almaktadır. Öyle ki, Madonna - Fahişe Sendromu olarak adlandırılan bu kavram, erkeklerin, aşık oldukları kadını saf ve temiz bir aşkla sevmeleri, ancak diğer yandan da cinsellikte kadının kendilerini "bir fahişe gibi" memnun etmesini arzulamaları anlamına gelmektedir. Bunun nedeni, erkeğin kadına göre hem daha fazla sadakate önem vermesi hem de daha seks düşkünü olması, ancak duygusal olarak daha düşük zekası nedeniyle aşk ile cinsellik kavramlarını bir araya getirememesidir. Bu nedenle pek çok erkek, arzulamalarına rağmen aşık oldukları kadına hiçbir şekilde cinsel yönden yaklaşmamakta, bir süre sonunda da hiçbir cinsel etkileşim yaşamadığı kadının gözünde adeta bir "kız arkadaşa" dönüşmektedir. Bazı durumlarda ise, erotik yüzünü fazla gösterirse, erkeğin kendisini fahişe olarak göreceğini düşünen bazı kadınlar, ciddi düşündükleri erkeklerle özellikle cinsel paylaşımdan uzak durmaktadırlar. 
 
Diğer yandan, egosu şişirilmiş kadının yöneldiği yüksek değerde bir erkek o kadınla zaten tek amacı cinsellik olduğu için, rahat ve hızlı bir şekilde cinsel etkileşime girebilir. Üstelik, sorumluluğu üzerinden alınan kadın da bu durumda rahat bir şekilde erkeğe seksi sunabilecektir. Öyle ki, erkeğin sorumluluğu aldığı durumda, kadın erkeğin kendisini ayarttığını iddia edip, "her şey bir anda oldu, ne yaptığımı bilmiyordum" diyerek, hem erkeğin, hem de diğer kadınların gözünde fahişe damgası yemekten kolaylıkla kurtulabilir. 30'lu yaşlarından sonra evlendiği nispeten daha düşük değerde bir erkeğe karşı ise dişiliğini asla tam olarak yansıtmayacaktır.

Antik dönemlerden gelen bilinçaltında olabildiğince kadınla cinsel ilişki yaşayıp, diğer yandan tek bir kadınla aile kurmak olan erkek içgüdüsü, erkeğin cinselliğe zor ulaştığı modern dünya ile uygun olmayan bir yapıdadır. Bu nedenle, erkeklerin kadınlara göre cinsellik stratejilerini başarıya ulaştırmaları çok daha zordur. Toplumdaki erkeklerin küçük bir oranı hayatları boyunca yüzlerce kadın ile cinsel ilişki yaşarken, erkeklerin geriye kalan çoğunluğu genellikle ilk yakınlaştıkları kadın ile evlenmekte, veya eşleri yakınlaştıkları ilk kadın olmaktadır. Kadının da ilk deneyiminin eşi olduğu durumlarda tarafların yaşı ne olursa olsun bu tür birliktelikler ile çift taraflı cinsel strateji başarılı olmuş ve ideal evlilik sağlanmış olur. Diğer yandan, kadının deneyimli, erkeğin deneyimsiz olduğu durumda, kadın tarafından erkeğe saygı duyulmayacaktır. Bir erkek için yapılabilecek en kötü stratejik karar bu tür bir birlikteliktir.

Kadınlardaki baba ile ilişkinin gelecek cinsel seçimleri belirlemesi gibi erkekte de anne ile ilişki yüksek etkiye sahiptir. Yoğun ilgi ve sevgiye sahip bir anne tarafından büyütülen bazı erkekler, anneleri nasıl ki çocukluklarında kendilerini koşulsuz sevdi ise, tüm kadınların böyle olduklarını düşünürler ve bu nedenle ruh eşi diyebilecekleri özellikte bir kadınla karşılaştıklarında hızlıca âşık olurlar ve âşık oldukları kadın için fedakârlık yapmaya çalışırlar. Bu durumda ilişkinin dengesi kadın lehine kayar. Eğer kadın bilinçli bir yapıya sahip ve erkekten de hoşlandıysa ilişkinin yürüme ihtimali vardır ancak kadının bilinçsiz olduğu durumda, kadın bu duygusal erkeği değersiz olarak görecek, en iyi ihtimalle reddedecek, en kötü ihtimalle ise uydusu haline getirecektir. 
 
 
V-MODERN ZAMANLARDA HER İKİ CİNSE DE ÖNERİLER

Öncelikle kadınlardan başlayalım.. Eş seçiminde mutlak başarı ve mutluluğa ulaşmak isteyen kadının ilk olarak kendi değerinin farkında olması, dolayısıyla kendi ile barışık olması ama diğer yandan da egosunu şişirmemesi gerekir. Kendisine sırf kısa süreli cinsellik amacıyla ilgi gösteren çok sayıda erkeğin ve sosyal medyada sahip olduğu sahte beğenilerin etkisine kapılmamalı, hatta olabildiğince farklı erkeklerin ilgisinden ve sosyal medyadan kendisini uzak tutmalıdır. Kadın, bu sayede kendisinden gerçekten hoşlanan ve kendisine de layık olabilecek değerde erkekleri fark edebilecek, üstelik uydu erkek yapma gibi çift taraflı zararlı bir alışkanlığa kendini kaptırmayacaktır. 

Kariyer kesinlikle aile kurmanın ikamesi değildir. Toplumu yeni dünya düzenine hazırlayan zekasız odakların tüm fikirlerini bir kenara bırakmak gerekir. Bir kadın pek ala kariyer yaparken, sevgili olabilir, eş olabilir, anne olabilir. Yanılgıya kapılarak gençlik yıllarını gayri ciddi ilişkiler ile geçiren kadınlar, belirli bir süre sonunda aile kuramama pişmanlığını muhakkak yaşamakta ve aile özlemini genellikle evcil hayvan (çoğunlukla kedi) edinerek sağlamaya çalışmaktadırlar. Diğer yandan kadının istediği meslekte sonuna kadar yükselme arzusu ve hakkı da vardır. Üstelik kendi ayakları üzerinde duramayan bir kadın, erkeğin karşısında bazı durumlarda ezilebilir veya öyle hissedebilir. Bu yüzden kariyer ve aşk bir arada götürülmelidir.
 
Kadın, yazıda daha önce belirttiğim karanlık üçlüye sahip (dark triad) erkeklerden kesinlikle uzak durmalıdır. Bu erkeklerden asla ciddi bağlılık alamayacağı gibi, ruhsal veya daha kötüsü fiziksel zarar da görebilir. Maço ve barzo erkeklerden hoşlanan, erkeği tarafından kötü davranılmaktan hoşlanan veya daha kötüsü seri katillere aşk mesajları yollayan cahil kadınlardan olmak, kadına uzun vadede asla mutluluk getirmeyecektir.

Kadın ilişkilerde erkeğe göre daha fazla risk alır. Bu yüzden bir kadın için en önemli tercih faktörü, karşısındaki erkeğin kendisinden gerçekten mi hoşlandığı yoksa sadece cinsellik mi arzuladığıdır. İlk olarak bunu anlayabilmek için kadın, erkeğe cinselliği ilişki yeterince ciddileşmeden asla sunmayacağını belirtebilir. Bu durumda sadece cinsellik için o kadına yönelen erkek, eğer yeterince sabırlı da değilse kadından uzaklaşacaktır. Elbette karşısındaki kadından hoşlanan erkekler de o kadına karşı yoğun cinsellik arzulamaktadır, ama sırf cinselliği alamadığı için kadından uzaklaşacak erkek, kadından yeterince hoşlanmamaktadır. İkinci bir yöntem olarak da, kadının ara sıra dekolteli veya seksi kıyafetler giymesi de erkeği tahmin etmekte kullanılabilir. Karşısındaki kadını sadece cinsel olarak arzulayan ve ciddi görmeyen erkek, kadınla seksi giyindiği zaman daha çok flört edecek, diğer günlerde ilgisini azaltacaktır. Ancak diğer yandan unutulmamalıdır ki, açık giyinmek başka kadınlar ve kadından hoşlanan erkekler tarafından genellikle olumsuz yorumlanacaktır. 

Kadın, her ne kadar dürtülerinden kaynaklı olarak karşısındaki erkeği test etmeye ve onu şekillendirmeye çalışsa da, bunu göstere göstere yapmamalı ve erkeğe baskı kurmaya çalışmamalıdır. İlişkilerde dalgalanma, çift taraflı ve eşit bir şekilde gerçekleşmelidir. Kadın, erkekten beklediğini kendisi de erkeğe sunmalıdır. Erkeğinden sürekli hediyeler ve jestler bekleyen kadının, erkeğine de benzer jestler yapması, ilişkisi canlı tutacaktır. 

Şimdi de gelelim erkeklere.. Öncelikle erkekler asla kendini uydu konumuna veya "friendzone"a düşürmemelidir. Bir kadın gerçekten hoşlandığı bir erkekle buluşmak için bahaneler üretmez, hediyeler, jestler beklemez, aşırı kapris yapmaz. Attığı mesaja saatler sonra karşılık alan erkek kadınla ilişkisini kesmelidir. İşin aslı, kadınlar cep telefonlarını pek ellerinden düşürmezler; havuz, spor, toplantı gibi ihtimalleri geçersek sürekli olarak saatler boyunca mesajlara veya aramalara geç yanıt almak, uyduluk göstergesidir. Kadınlar olabildiğince hoşlandıkları erkekler için fırsat yaratmaya çalışırlar, eğer bir erkek kadın tarafından gelen devamlı bahaneler yüzünden kadınla buluşamıyorsa, uydu konumundadır. Kısaca, erkekler kendilerine değer vermeyen kadınlar ile zaman harcamamalıdır. Sana değer veren insan, senin için yatırım yapan insandır. Bu yatırım ise, kişinin kendi zamanından sana vakit ayırmasıdır. 
 
Milyonlarca yıllık genetik mirasını, yani masküleniteyi unutan bazı erkekler, kadının her dediğini yapmanın, ona koşulsuz itaat etmenin, kadını elde etmenin yolu olduğuna veya var olan bir ilişkinin ömrünü uzatacağına inanırlar. Halbuki kadın - erkek ilişkileri uçurtma tutan kız çocuğuna benzer. Burada uçurtma erkek, kız çocuğu ise kadınlardır. Kız uçurtmaya sürekli bir çekiş kuvveti uygular, ancak uçurtma rüzgarın etkisiyle bu kuvvete direnir ve havada kalır. Erkek de, aynı uçurtma gibi, kadının kendisine karşı olan çekişlerine direnmelidir. Eğer erkek, kadının her istediğini yaparsa, yere düşen bir uçurtmaya dönüşür, ve aynı yerdeki uçurtma gibi kız çocuğunun gözünde değeri kalmaz. Bu nedenle kadın için bütün hayatını tekrar şekillendiren erkek kaybetmeye mahkumdur.  
 
Erkek, hoşlandığı kadına elbette jestler yapmalı, onu iyi hissettirmeli ve kadının yapıcı eleştirilerini dinleyerek kendini geliştirmelidir. Ancak erkeğin aynı zamanda kırmızı çizgileri de olmalıdır. Hemen hemen her varoluşsal konuda kadına tavizler vermek, kadının kaba ve kötü davranışlarına tepki göstermemek; kadında erkeğe ne yaparsa yapsın affedileceği, erkeğin bir kukla olduğu düşüncesi yaratır, erkeğin gizemi kaybolur, ve kadının kendini alternatifsiz görmesine neden olur. 

 
 
 
  
"Eğer kadın mükemmel ise elde etmesi kolay değildir, elde etmesi kolay ise mükemmel değildir. Eğer kadın değerliyse, asla pes etme, eğer pes edersen sen değersizsin demektir. Gerçek şu ki, hayatta herkes bir şekilde seni incitecek, önemli olan acı çekmeye değecek insanları bulmak." Kısmen doğru. Erkek, aşık olduğu kadın için fedakarlık yapmalıdır. Bu erkeğin kadına ne derece değer verdiğinin, kadın gözünde de bir ispatı niteliği taşır. Ama altın kural, bu fedakarlıkların bir süper kahraman edasıyla yapılmasıdır, efendisine hizmet eden bir köle gibi değil. Ayrıca, erkek her ne kadar kadınına değer verse de onun için tüm ideallerinden vazgeçmemelidir. Kadın bir gün terk edebilir, ama ideallerini kaybeden insan, kendi benliğini terk etmiş, varoluş amacını kaybetmiş olur. Bu yüzden erkek, kadını için bir kahraman olmalı, ama onu hayatının merkezine de koymamalıdır. İdealleri, hobileri, uğraşları olmalıdır. Kısaca, erkeğin, hayatının odak noktası olarak kadınları hedeflemekten vazgeçmesi gereklidir. Erkek kendi hedeflerinin peşinden koştukça, başarılı ve dolu birisi haline geldikçe, zaten kendi değerini ve maskülenliğini yükseltecek, ve bir süre sonra kadınların ilgi duyduğu bir birey haline gelecek ve kadınlar da o erkeğin hedeflerini gerçekleştirmesinde yardım etmek isteyeceklerdir. 
 
Erkeğin kadını birincil hedef haline getirmemesi ve kendine özgü uğraşları olması, oksitosin açısından da faydalıdır. Bireyin uğraşları, hobileri, hedefleri olmaması durumunda karşısındaki kişiye sarması muhtemeldir. Aşk ve bağlılığa etki eden oksitosin hormonu yalnızca aşk yaşandığında değil, birlikte zaman geçirildiğinde, hatta düşünce gücü ile de salgılanmaktadır. Şimdi bir kadınla erkeğin dışarıda ilk flört buluşmalarını yaptığını ve eşit derecede memnun olduklarını düşünelim. Eve döndüklerinde ikisinin de benzer oksitosin seviyeleri olacaktır. Diğer yandan kadın hayatına devam ederken, eğer erkek kadını düşünmeye devam edip, kadınla ilgili hayaller kurup, çevresine de kadını anlatırsa, oksitosin salgısı devam edecek ve kadını daha çok fazla tanımamış olmasına rağmen ona aşık olduğu yanılgısına düşmeye başlayacaktır. Kısaca, oksitosin birisi ile aşk yaşamak dışında, onunla aşk yaşadığını düşünmek, hatta çevreye anlatmak ile de salgılanmaktadır. Böyle bir durumda kadın için erkek henüz birşey ifade etmezken, erkek için kadın tanrıçalaşmış olur. Ve bu süreçte erkek kadını elde etmek için kendinden ödün vermeye başlar veya işler iyi gitmeyip de kadın flörtün devam etmesini istemezse, erkek bu durumu kabullenemez ve "stalker"lığa (uzaktan takip) başlayabilir. Bu durum iki taraflı da olsa, erkek cinsiyetinde yaşanma ihtimali daha yüksektir. Uzaktan hoşlandığını zannediği kadını düşleyen, onla ilgili planlar yapan ve hatta o kadının uzaktan takipçisi haline gelen sapkın erkekler, zayıf karakterlerinin ve aşırı oksitosinin kurbanıdır. Bu nedenle özellikle bir ilişkinin başlarında veya ortada bir ilişki yoksa, hoşlanılan kişi ile ilgili hayaller kurmak, onu düşünmek veya çevreye (tüyo almak amacıyla olsa bile) anlatmak yapılmaması gereken bir davranıştır.
 
Son olarak her iki cinsiyet için de ortak tavisyelere gelelim... Öncelikle ilişkilerde biyolojik saatin önemi üzerinde durulması gerekir. Yazıda daha önce belirttiğim gibi kadının biyolojik saati erkekten daha ileridedir. Bu nedenle ilişkilerde genellikle kadının yaşının erkekten daha az olması, daha dengeli bir iletişim yaratabilir. John Fox Jr. tarafından öne sürülen erkeğin yaşının ikiye bölünmesi ve ardından 7 toplanması ile elde edilen alt sınır bu ilişkilerde belirleyici olabilir. Örneğin, yaşı 24 olan bir erkek, üst sınır olarak 24 yaşında bir kadınla, alt sınır olarak da 24/2+7=19 yaşında bir kadınla beraber olabilir. Ya da yaş 40 olan bir erkeğin sağlıklı bir birliktelik kurabileceği en alt kadın yaşı 27 olabilir. Diğer yandan elbette biyolojik ve zihinsel yaş, kişinin matematiksel yaşı ile aynı değildir. Genetik ve çevresel faktörler yaşlanmaya doğrudan etki eder. 30 yaşındaki bir kadın, 25 yaşındaki bir erkekten hem zihinsel hem biyolojik olarak daha genç de görülebilir. Bu nedenle bu tür kurallar genelleme içeriklidir ve basit tavsiye niteliği taşır.  
 
Bir diğer önemli nokta, her zaman ilk tercih olunması gerektiğidir. Örneğin bir kadın ortamda bir erkeğin varlığından haberder, ancak yine de o varken başkası ile ilişki yaşamaya karar veriyorsa, bu durum o erkeğin, o kadının asla ilk tercihi olmayacağı anlamına gelir. İlk tercih olmayan erkek, gelecekte bir şekilde bu kadını elde etse bile, kadının sevgisini ve sadakatini tam olarak alamayacaktır. Halbuki, bu kadını unutarak, kendisini ilk tercihi yapacak başka bir kadın ile birlikte olmak, erkeği çok daha mutlu edebilir. 
 
Benzer şekilde flört teklifini "hazır değilim", "arkadaş kalalım, seni kaybetmek istemem" veya "bana biraz süre ver" gibi yarım reddeden kişilerin cevabı kesin birer "ret" olarak kabul edilmeli ve bu kişilerden uzak durularak zaman kaybedilmemelidir. İşin aslı, gerçek anlamda hayatında problemler olan ve bu nedenle süre isteyen kişilerin varlığı mümkün olsa da, bu cevaplar çoğunlukla kişinin karşısındakini aslında çok iyi bir tercih olarak görmemesinden kaynaklanır. Şöyle düşünün, "bu sıralar ilişki düşünmüyorum" diyen bir kadının karşısına yakışıklı, zengin ve maskülen bir erkek çıktığında aynı cevabı verecek miydi? Hayır, o kadın da aslında ilişkiye açık, ancak teklif eden o erkeği yeterli görmüyor. Bu nedenle teklif edilen kişinin cevabı, kesin ve net bir cevap alınmalı, teklif edilen kişi ile iletişim kesilmeli (en azından bir süre) ve birey yoluna bakmalıdır. Ayrıca, teklif karşısında ret alındığı durumda, kişi karşısındakini de suçlamayı bırakmalıdır. Sonuçta, kimse kimseyi beğenmek zorunda değildir. Diğer yandan, bir kısım kadın ve az da olsa bazı erkekler, karşılarındaki kişiyi beğenmiş olsalar bile, ilişki istemeyebilir veya kendi duygularından emin olmayabilirler. Genellikle, kararsız kişilerde oluşan bu durumda, karşı cinsin hafif ancak devamlı bir ilgisi, bu kişileri iknaya yönlendirebilir.
 
Son olarak, hipergami kurbanı olmamak için, genetik dürtüleri biraz baskılayıp, akla yönelik tercihler yapmak gerekir. Yalnızca dış görüşünü için bir kadınla birlikte olan erkek, kadının yaşlanması ile onu terk edebilir. Yalnızca parası için bir erkekle birlikte olan kadın, erkeğin işlerinin bozulması sonrasında onu terk edebilir. Bu nedenle kişi, elinden geldiğince dış görünüş, para ve güç harici faktörleri göz önünde bulandurarak karşısındaki insanı seçmelidir. Ancak bu şekilde ölüme kadar giden sadık bir aşk bağı mümkün olabilir. Bu nedenle her iki cinsiyete de nihai önerim, iki en önemli özelliği karşı cinste aramaları, bunlar varsa diğer hipergamik faktörlere devam etmeleridir. Birincisi, arkadaş, flört, sevgili, eş olarak seçilen insanın kesinlikle iyi bir insan olmasına önem verilmelidir. Herşeyi dört dörtlük ancak kötü karakterli birisi uzun vadede asla mutluluk getirmez. Bu kişi sevgilisine bir kötülük yapmıyor olsa bile, iyi bir eş adayı değildir. Nihayetinde başkalarına kötülük yapan, bir gün en yakınındakine de yapacaktır. İkinci önerim ise, sizin birini ne kadar sevdiğiniz gibi, onun da sizi ne kadar sevdiği önemlidir. Dünyanın en muhteşem insanını bulduğunuzu düşünüyor olsanız bile, asla size sevgisinden şüphe ettiğiniz biriyle birlikte olmayın. Bu kendinize yapacağınız en büyük kötülük olur. Kendinizi sevin ve kendinizi sizin gibi sevecek, hakettiğiniz insanlar ile mutlu bir hayat yaşayın. İyi bir insan olmanız ve hayatın da karşınıza iyi insanları çıkarması dileğiyle...
 
 
Yazı sonrası biraz da müzik...
Bir tane daha...

13 yorum:

  1. Dört yıllık kız arkadaşımla ayrıldım. öyle bişi yok demişti ama eminim başka bir adam için son zamanlarda benden uzaklaşmıştı. sizin sayenizde artık kafama takmayı düşünmüyorum. kızın kaybı. iyiki yüzünü göstermiş. evlenip başıma bu gelse daha kötüydü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 4 yıl beklettiysen kız iyi bir karar vermiş bence. Kadınlar uzatmadan evlenmek ister.

      Sil
  2. AssassinKing4 Ekim 2018 22:12

    keşke sizi daha önce bulsaymışım okusaymışım her parağrafı ile olağanüstü bir çalışma!

    YanıtlaSil
  3. kadınlar; şairlere aşık olurlar, piçlerle takılırlar, efendilerle evlenirler.

    YanıtlaSil
  4. Ben bir kadın olarak yorumda bulunmak istiyorum. Bazı kadınların piç erkekleri seçmesine hep erkekler ağlar ama gerçekte kadına koyar. Erkek bir süre üzülür. Sonra unutur. Kadın ise piç kazığı yediği için hep içinde yara kalır.

    YanıtlaSil
  5. eee erkeklerde temiz hanımhanımcık kız istediini söyleip gidip yollu kızlarla takılır. herşey karşılıklı

    YanıtlaSil
  6. Melisa_Batur5 Ekim 2018 11:34

    ortalık piç kaynıyorsa bizim suçumuz ne? sanki efendi erkek varda etrafta

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EFENDİ ERKEK, PİÇLERİ TERCİH EDEN KADINI N'AAPSIN ZATEN, SEN PİÇLERİ GÖZETMEKTEN EFENDİLERİ GÖRMÜYORSUN, PİÇ ERKEKLERİN ORTAMINDA (DISCO, BAR...) GEZERSEN DE GÖREMEZSİN ZATEN

      Sil
  7. defalarca başıma geldi: bir kadını ne kadar fazla seversen, sonunda o kadar fazla canını acıtacak

    YanıtlaSil
  8. herkes kadınlara laf ediyorda erkekler daha kötü. düzgün adam gibi erkek yok etrafta

    YanıtlaSil
  9. ilişkiler üzerine magazinsel yazı beklerken psikoloji dersi bulduk iyimi

    YanıtlaSil

Google hesabı kullanmak istemeyenler yorum göndermek için Yorumlama Biçimi'nde Adı/URL kısmından seçim yapabilir.

Notral.com, Copyright © 2023. İletişim İçin E-Posta Gönder.

Tema resimleri Bim tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.