Kafkas göçmeni bir anne ve babaya sahip olarak bu konu hakkında yazmakta oldukça geç kaldım, biliyorum. Ancak nihayet o gün geldi ve işte karşınızda tarihi ve mitolojisiyle Kafkasya...
Yunan, Mısır ve Sümer mitolojileri kadar ünlü olmasa da Kafkasya Mitleri, ya da diğer adıyla Nart Destanları, Avrasya’nın en eski mitleri arasında yer almaktadır. Bu destanlar Kafkasya’da binlerce yıldır bulunan toplumlar tarafından ortak bir şekilde geliştirilmiştir.
KAFKASYA TARİHİ'NİN GENEL ÖZETİ
Kafkasya, sahip olduğu kültürel, dinsel ve etnik çeşitlilik ile oldukça önemli bir bölgedir. M.Ö. 12. Yüzyıl ile M.Ö. 2. Yüzyıl arasında sırasıyla varlığını sürdüren Diaohi (Diauehi) ve Kolhis (Colchis), Gürcü-Laz kökenli olup bölgede kurulan ilk gelişmiş devletlerdir. Pagan-Şaman kökenli Gürcü toplumları M.S. 6. Yüzyıla kadar sürdürdükleri İberia Krallığı döneminde ise Hıristiyanlığı benimsemiştir.
Kafkasya uzun bir süre boyunca kuzeyinde Sakalar, Güneyinde ise farklı zaman aralıklarında Ahameniş (Achaemenid), Partiyan (Parthian) ve Sasani gibi büyük Pers İmparatorlukları; çeşitli Ermeni devletleri, Seleukos (Seleucid) ve Makedon (Büyük İskender'in İmparatorluğu) gibi Antik Helen İmparatorlukları ve de Roma İmparatorluğu ile komşu olmuştur. M.S. 4. Yüzyıldan sonra ise Türk akınları ile Kafkasya, önce Göktürklerin ve diğer Türk boylarının, devamında ise uzun bir süre boyunca Hazar Kağanlığı’nın egemenliği altında bulunmuştur. Hazarlar döneminde Kafkasya’da muazzam bir dil, din, kültür özgürlüğü yaşanmıştır. Öyle ki, Hazarlar, tarihte İslam, Hıristiyanlık, Musevilik (günümüzde önemli ölçüde Hazar Musevisi varlığını sürdürmektedir), Paganizm, Şamanizm ve diğer birçok dini resmi olarak tanımış olan sayılı devletlerden birisidir. Dönemine göre oldukça yüksek bir özgürlük ve refah ortamına sağlayan Hazar Kağanlığı günümüzde, bölgedeki pek çok devlet tarafından ata devlet olarak kabul edilmektedir (Örneğin Ukrayna ilk kurulduğunda kendilerinden önce gelen devletin, yani kurucularının Hazar Kağanlığı olduğunu kabul etmiştir).
Cengiz Han’ın akınları sırasında Moğol işgaline uğrayan bölge, devamında tekrar Türklerin egemenliğine geçmiş, 19. Yüzyılda ise Rus işgaline uğramıştır. 1817-1864 yılları arasında Rusya ile Kafkasya’nın özgür halkları arasındaki savaşları nihai olarak Rusya kazanmış ve binlerce yıl boyunca bir arada barışçıl bir şekilde yaşayan Abhaz, Avar, Çerkes, Gürcü, Nogay, Türk, Çeçen toplumları bağımsızlıklarını yitirerek Rusya’nın etnik temizliğine uğramıştır. Hiç şüphesiz en büyük acıyı ise 600.000’e ulaşan soykırım rakamı ve 1 milyonun üzerinde katliamdan kaçarak Osmanlı’ya sığınanlar olmak üzere bölgedeki nüfusunun %75’inden fazlasını kaybeden Çerkesler (Adige) yaşamıştır.
KAFKASYA MİTOLOJİSİ
Kafkasya’nın ilk ve orijinal dini, çok tanrılı Nart Destanları’dır. Ancak, diğer çok tanrılı dinlerde de olduğu gibi Nart Destanları’nda da bir adet yüce tanrı bulunmaktadır. Tha adı verilen bu tanrı, evrenin yaratıcısı ve düzenleyicisi; kural koyucusu, ödüllendiricisi ve cezalandırıcıdır. Tha dışındaki bazı diğer ünlü tanrılar ise yıldırım tanrısı Şıble, gök tanrısı Wvatha, demircilik tanrısı Tlepş, orman ve avcılık tanrısı Mezitha ve ateş tanrısı Premethaj’dır (bu tanrı hem görev hem isim olarak, Yunan Mitolojisi’ndeki titan Prometheus’a benzemektedir). Bu antik dinde de, İbrahimi dinlere benzer şekilde ahiret, cennet, cehennem, melek, şeytan, cin, kıyamet, oruç, dua, kurban gibi kavramlar bulunmaktadır. Ayrıca pek çok diğer antik dinde olduğu gibi animizm, elemental tapınıcılık ve reenkarnasyon inancı da yaygındır. Nitekim bölge halkları ateşe, suya, toprağa, havaya ve yıldırıma da tapmışlardır. Mitolojik metinler günlük yaşama, kahramanlık hikâyelerine, dev, canavar gibi doğaüstü canlılara ve büyücülüğe odaklıdır.
Kafkas mitolojisinde ibadet şekli, Paganizm ve Şamanizm karışımıdır. Şaman benzeri bir takım özelliklere sahip olan, yaşlı ve sayın kişilerin oluşturduğu Tha-madeler tarafından düzenlenen dini törenlerde müzik ve dans ile ibadet sağlanırdı. Toplum düzeni ve ahlak ise Khabze adı verilen gelenek kuralları ile düzenlenmektedir.
Nart Destanları’nda mitler sadece Çerkes değil, bölgedeki tüm halkların ortak ürünü olarak ortaya çıkmış olup Ege, Türk ve Pers Mitolojileri ile Türk Şamanizminden etkilenmiştir. Nart Destanları’nın merkezinde Nart adı verilen insanüstü güçlere sahip hayali bir Kafkas toplumu yer almaktadır.
SETENAY GUAŞE & NART TLEPŞ
Nart Destanları yoğun olarak erkek kahramanlar ve eril tanrıları merkezine almasına rağmen, Setenay Guaşe (Guaşe “hanım” demektir) adlı yarı tanrıçaya geniş yer vermiş, hatta Setenay’ın kendisi bir nevi Kafkasya mitolojisinin sembolü haline gelmiştir. Bilge, güzel ve cesur olarak tasvir edilen Setenay, Nart kurultaylarında çözülemeyen toplumsal sorunlarla ilgili fikir beyan ederek çözüm üretmekte ve yardıma ihtiyacı olanların yardımına koşmaktadır. Nartların en yücesi Wezırmes’in dahi fikir aldığı Setenay, savaş ve barışa karar vermek, tarım için yeni teknikler bulmak ve toplumsal adalet için öneriler sunmak gibi pek çok danışmanlık faaliyeti yürütmektedir. Ayrıca serüvenlere katılacak olan Nart kahramanlarına yol göstermektedir ve geleceği görme yeteneğine de sahiptir.
Setenay Guaşe ile önceleri ateş tanrısı olan ancak sonradan demircilik tanrısına evrilen Nart Tlepş arasında özel bir ilişki bulunmaktadır. Tlepş, Yunan Mitolojisi’ndeki ateş ve demircilik tanrısı Hephaistos’u hatırlatmaktadır. Hephaistos da Tlepş gibi topaldır ve güzel Setenay Tlepş’e, aynı Yunan Mitolojisindeki aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in Hephaistos’a olduğu gibi icatlarında ilham kaynağı olmaktadır. Diğer yandan Nart Destanlarında Tlepş ile Setenay arasında, Hephaistos ile Afrodit arasında olduğu gibi bir aşk ilişkisi bahsi geçmez. Ayrıca Afrodit doğrudan erotizm odaklı bir tanrıça iken, Setenay güzelliğinden ziyade zekâsıyla mitolojide ön plana çıkmaktadır.
Nart toplumunun günlük hayatta ve savaşta kullandığı her türlü demirden araç ve gereç, Tlepş tarafından icat edilmiştir. Halkın gözünde çok güçlü olan Tlepş, kimi zaman Setenay ile yardımlaşarak toplumsal sorunların çözülmesine yardımcı olur, kimi zaman ise Setenay ile fikir ayrılığına düşerek kavga eder. Ancak bu kavgalar, şiddetli bir çatışmadan ziyade, karı – koca arasındaki çekişmelere benzemektedir.
Nart Destanları, başta Yunan ve Roma olmak üzere diğer mitolojilere göre onur ve kahramanlık temasına çok daha fazla önem vermiştir. Bu nedenle Nart Destanlarında aldatma, ihanet, yalan gibi suçlar oldukça az görünmektedir. Yunan mitolojisinde Afrodit'in Hephaistos ile evli olmasına rağmen onu sürekli aldatması, Zeus, Poseidon ve Hades’in tecavüzleri, Zeus’un karısı Hera’yı sürekli aldatması, Athena’nın kurnaz oyunları vb. Kafkas halkarı tarafından onursuz olarak görülecek davranışlar Nart Destenlarında yer almaz.
NART SOSRIKUA
Sosrıkua, Nart Destanlarının en ünlü erkek kahramanıdır. Bir gün Setenay Guaşe, nehir kenarında çamaşır yıkarken bir sığır çobanı Setenay’ı görür ve ona aşık olur. Bunun üzerine çobanın kalbinden fırlayan aşk oku nehrin karşısında Setenay’ın üzerinde çamaşır yıkadığı kayaya çarpar. Okun çarpmasının ardından kaya büyüyüp ısınmaya başlar. Setenay, bu sıcak kayayı eteğine sararak, Tlepş’e götürür. Tlepş, çekici ile kayayı kırar ve içinden ateşler saçan, kor halindeki Sosrıkua çıkar. Bu nedenle Sosrıkua, Tlepş ile Setenay’ın çocuğu sayılmaktadır (Kişisel görüşüm, Setenay’ın evlilik dışı ilişki ile bir çobandan hamile kaldığı, sonrasında da Tlepş’in yanına giderek çocuğu doğurduğu, Tlepş’in ise bu çocuğa babalık yapmayı kabul ettiği şeklindedir. Ancak elbette Nart Destanlarında Sosrıkua, yoktan var olmuş, sonrasında Setenay ve Tlepş tarafından evlat edinilmiş, büyüyüp maceraları atılana kadar annesi Setenay ile yaşamıştır).
Sosrıkua anlam olarak ateş saçan, yakan erkek çocuk anlamına gelmektedir. Hikayelerde oldukça coşkulu, heyecanlı, atılgan ancak aynı zamanda da pervasız olduğu geçen Sosrıkua, Yunan mitolojisindeki Prometheus gibi ateşi devlerden kaçırarak halkına getiren kişidir. Ayrıca, Sosrıkua’nın şarap mayalamayı ve darı tohumunu halkına öğretmesi ve Tlepş’in tarımda kullanılan orağı bulmasına yardım etmesi gibi halkına büyük faydaları da olmuştur.
Sosrıkua, çelikten vücuduna rağmen diz kapakları insan etindendir. Bunun nedeni ise Sosrıkua ateşler içinde doğduğunda, Tlepş’in demir çekici ile çocuğu dizinden maşa ile tutarak suya daldırması ve dizi dışındaki tüm vücudunu çelikleştirmesidir. Bu nedenle maceralarında Sosrıkua’nın düşmanları, onu yenmek için dizlerine hedef almaya çalışmaktadırlar. Sosrıkua bu özelliği ile, Yunan Mitolojisindeki Akhilleus’a (Aşil) benzemektedir. Öyle ki, Akhilleus da doğduğunda tanrıça Thetis onu Styks ırmağına batırmış ve oğlunun bedenini silah işlemez hale getirmiştir. Ancak Akhilleus'un annesinin eli altında kalan topukları su ile temas etmediği için insan eti olarak kalmıştır. Ve Truva Savaşında ölümü de bu topuktan aldığı ok yarası nedeniyle olacaktır.
Nart Destanlarının en önemli erkek kahramanı olan Sosrıkua’nın adına yakışır bir şekilde onurlu ve güçlü yetişmesi, silah kullanmasını ve demirciliği öğrenmesi ise, Setenay’ın önerisi ile Tlepş’in hocalığında gerçekleşmiştir. Ayrıca Nart Kurultayının en bilgesi Wezırmes de Sosrıkua’ya hocalık ederek onun pervasızlığını azaltarak, Sosrıkua’ya sabır ve kendini kontrol edebilme yeteneklerini vermiştir.
Nart Destanlarının en önemli kahramanlarının bilgeliği sembolize eden Setenay Guaşe, demirciliği sembolize eden Tlepş ve ateşi ve savaşçılığı sembolize eden Sosrıkua olması, Kafkas halklarının doğrudan savaşçı yapısıyla alakalıdır. Öyle ki, Kafkas halkları demirciliğe ve madene büyük önem vermiş, kılıç ve bıçağı sadece savaşlarda değil, günlük hayatın her alanında, sanat ve eğlencede dahi kullanmışlardır. Öyle ki, günümüzde Kafkas kültürünün etkisi altında olan Ukrayna, Slav Kazakları (Cossack), Çerkes, Çeçen, Gürcü, Azeri, Abhaza ve diğer pek çok toplumda kılıç dansı (şaşka) hala yaygın bir gösteridir.
Yazı sonrası müziği..
Yazı sonrası müziği..
ismi setenay olan kızların tamamı çerkestir
YanıtlaSilçerkes dansı çok güzel oluyor düğünlerde
YanıtlaSilyunan mitolojisiyle baya benziyor gerçektende
YanıtlaSil