Kaos felsefesi, kaos teorisi
ile yola çıktığım, önceleri hayata dair
kendime notlar olarak hazırladığım ancak sonrasında sosyoloji, psikoloji
ve teoloji odaklı bir hayat görüşüne genişlettiğim kaotik determinizm
temelli bir düşünce sistemidir. Kaos felsefesi, kaos teorisinin ortaya çıkardığı gerçekleri, felsefe ile
bütünleştirmektedir. Bu nedenle bu yazıya başlamadan önce ilk olarak Kaotik Determinizm ve Kaos Teorisi yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Bir elmanın dalından düşmesi şans değil, etkinin tepkisidir. Elma ya
olgunlaştığı için kendi kendine, ya da rüzgar veya hayvanların
uyguladığı kuvvetle dalından düşer. Newton’un basit fizik kuralları,
kaos teorisine uygun olmasa da yine de kaosu anlamada yardımcı
olmaktadır. Masanın üzerinde duran bir bardağı elinizle sağa doğru
ittirdiğinizde, bardak masanın sağına doğru hareket edecektir. Burada
bir olasılık yoktur, bardağın gelecekteki konumu sizin etkiniz ile
değişmektedir. Tabi, elbette daha önce de dediğim gibi kaos ile klasik
fizik diğer kuvvetlerin ihmal edilmesiyle ayrışır. Öyle ki, masada duran
bardağa sadece eliniz etki etmemektedir. Belki bir kedi masaya çıkarak
bardağı yere düşürüp kırabilir, belki gökten meteor düşebilir, belki de
başka birisi size müdahale ederek bardağı ittirmenizi engelleyebilir.
Öyle ki, masadaki bardağa sonsuz sayıdaki dış etkenler etki etmektedir.
Bu etkenlerin sonsuz sayıda ve karışık olduğu için de kaotiktir ve
ölçülmesi mümkün değildir.
Bir insanın durumu da bardaktan farklı değildir. Hali hazırda şuanda
bulunduğunuz konum, kaotik etkenler sonucunda ortaya çıkmıştır. Genetik
yapınız, yaşadığınız deneyimler, çevreniz ve diğer pek çok faktör;
hayatta verdiğiniz kararları ve ilerlediğiniz yolu değiştirmiş ve
değiştirmeye de devam etmektedir. Örneğin geçmişinde arkadaşları
tarafından ihanete uğramış bir kişi güvensiz bir insan haline gelerek
önüne çıkan çok iyi bir iş fırsatını şüphelenerek reddedebilir. Ya da
çocukluğundan beri hayvanlarla iç içe büyümüş birisi yolda gördüğü
kediyi sevmek için durup birkaç saniye farkla yoldan karşıya geçerken
kendisine araba çarpmasından kurtulabilir.
İşin aslı verdiklerim oldukça basit örnekler. Anne ve babanızın farklı bir zaman aralığında sevişmesi sonucunda (belki birkaç dakika sonra),
annenizin size hamile kalması durumunda genetik çaprazlama dolayısıyla
cinsiyeti, dış görünüşü, zekası ve karakteri farklı bir insan olarak var
olabilirdiniz. Ya da belki de hiç var olmayabilirdiniz (aslında
teknik olarak sizi var eden spermin tekrar birinci olma başarısının
tekrarlanması ihtimali çok düşük olduğu için hiç var olmayacaktınız).
Düşünün, sizin doğmanızın nedeni anneniz ile babanızın birlikteliğidir.
Anneniz ile babanız belki birbirlerini gördüler, birbirlerinin genetik
yapısı, feromonları ve dış görünüşleri çekim yarattı, karakterleri de
uyum sağladı ve birlikte oldular. Veya aslında birbirlerine pek uygun
değillerdi ve birliktelik görücü usulü veya zorla gerçekleşti. Her iki
şekilde de, belki annenizin dış görünüşü, belki babanızın karakteri,
belki de üçüncü kişilerin telkini sizin doğmanızı sağladı. Şimdi
annenizin anneannesini düşünün. Annenizin anneannesi, hiç çocuk
doğurmadan ölseydi, şu anda anneniz, dolayısıyla siz de var
olmayacaktınız. İşin aslı, bundan 3000 yıl önce annenizin soyundaki
herhangi bir kişi olması gerekenden önce ölseydi veya iş bu ya, çocuk
yapmak istemeseydi, sizle birlikte yüzbinlerce nesil hiç var
olmayacaktı.
Geçmişte olabilecek en ufak bir kelebek etkisi, günümüzü büyük oranda
değiştirecektir. Tüm hayat hikayeniz aslında bu basit ancak kaotik
etkenler ile çizilmiştir. Bellidir, ancak bilemezsiniz, çünkü kaotiktir
ve bilinmesi için sonsuz veriye ihtiyaç vardır.
Peki, tüm bu kaotik etkenlerin başlangıç noktası, yani kaotik zincirin
başı neresidir? Tüm insanların var olmasını sağlayan, bilimdeki ilk
kadın yani Lucy (dinlerde Havva), Lucy’nin var olmasını sağlayan
evrimleşme süreci, hayvanlar, tek hücreliler, proteinler, dünyanın
oluşması, Güneş Sistemi, Samanyolu Galaksisi, Büyük Patlama ve Büyük
Patlama'nın oluşmasını sağlayan sonsuz büyüklükteki dış kuvvet, yani
Tanrı… Albert Einstein da dâhil olmak üzere pek çok kuantum fizikçisinin sıkı bir şekilde deist (Tanrı'ya inanır ancak dinleri kabul etmez) olması
ve bir tanrının varlığını kabul etmesinin sebebi tam olarak budur.
Nitekim, kaosa göre başlangıç koşulu, evrenin kaotik düzeninin başlatıcı
kuvveti Tanrı’dan başkası değildir (ancak dikkatinizi çekerim,
buradaki Tanrı din içerikli bir tanrı değildir, başlatıcı bir güçtür.
Kaosun tanrıyı kabul etmesi, dinleri, peygamberleri, kıyamet gününü de
kabul edeceği anlamna gelmez). Kısaca, şu anda nefes almanızın, bu
yazıyı okumanızın, başarılarınızın, âşık olmanızın, ölmenizin, hepsinin
başlangıç noktası ve sebebi Tanrı’dır. Kaosta tesadüf ve şans yoktur.
Her şey olacağı gibi olur. Ve tüm kaotik sistem Tanrı tarafından
başlatılmıştır.
Çirkin birisi olarak doğduysanız, bu ailenizden gelen genlerinizdir.
Sevilmeyen bir insan mısınız? Bu da yetiştirilme tarzınızdandır. Kötü
yetiştirilmenizin nedeni aileniz; ailenizin sizi düzgün
yetiştirememenizin nedeni de başka üçüncü etkenlerdir. Ünlü bir
müzisyeni başarılı kılan nedir? Kaotik zincir, ona müzik kulağı ve sesi
vermiş, ayrıca ünlü olabileceği fırsatları yaratmıştır. Bir başkası
yeteneksiz, fakir ve çirkin doğmuştur, hayatı boyunca çile çeker. İşin
aslı, tüm etkenleri nihayetinde sıfır noktasına, yani Tanrı’ya
uzanmaktadır.
Peki madem her şey kaosun bir parçası, her şeye Tanrı tarafından karar
verildi, o halde neden çabalıyoruz? Neden kaotik kadere teslim
olmuyoruz? Öncelikle kişinin kendisini kaosa bırakması, kendisini
rahatlatması ve daha mutlu bir hayata sahip olması için verimlidir,
ancak dinlerdeki tanımıyla kader ile kaos felsefesindeki kaotik kader
aynı anlama gelmemektedir. İbrahimi dinlerdeki kader, değiştirilemeyen,
önceden yazılmış bir hayat çizgisidir, kaotik kader ise önceden
belirlenmemiştir, dairesel bir şekilde zaman ile birlikte
ilerlemektedir. Evet, başlatıcısı Tanrı'dır, ancak sistemi
değiştirebilecek küçük bir kelebeğe kadar milyonlarca etken
bulunmaktadır. Kaotik kader, insanın oturup bekleyeceği bir fıtrat
kavramı değildir, insanın bizzat etki ettiği bir ağ sistemidir. Sistemde
bulunan her varlık sistemin tamamına etki edebilmektedir. İçinde
onlarca küçük çocuk olan bir oda düşünün. Her ne kadar odayı biz
hazırlamış ve çocukları oraya biz yerleştirmiş olsak da, çocuklar
davranışları ile kendilerinin ve çevresindeki diğer çocukların durumuna
etki edebilmektedirler.
Kaotik zincirin başlatıcısı olarak, evrendeki sonsuz bilgiye sahip olan Tanrı, elbette tasarımı görebilmektedir. Ancak bu kendi kendinize etki ederek kaotik kaderinizi değiştiremeyeceğiniz anlamına gelmez. Daha önce verdiğim bardak örneğinde, bir bardak konumunu değiştirebilmek için dış kuvvetlere ihtiyaç duymaktadır, ancak insanoğlu verdiği kararlar ile kendi konumunu değiştirebilir. Elbette, kaosu anlayamayacağımız için verdiğimiz kararların bizi nereye götüreceğini bilemeyiz, ancak yine de yolumuzu değiştirebiliriz.
İşin aslı, verdiğiniz kararlar doğrultusunda kaotik kaderinizi değiştirdiğinizde, Tanrı açısından değişen bir şey olmamaktadır. Balkondan aşağı atlayıp ölseniz de, hayata sımsıkı sarılıp başarılı bir insan olsanız da, tasarımı kavrayan Tanrı için bu süpriz değildir. Nitekim, daha önce de dediğim gibi zaman uzun bir çizgi değil, dairesel yapıya sahiptir. Bu nedenle Tanrı'nın kaosu bilmesi, sizin geleceğinizi değiştirebilmeniz için engel değildir.
GÜNLÜK HAYATTA KAOS
Kaos felsefesini günlük hayata uyarlamak kişisel tatmin ve rahatlama açısından önemlidir. Kaosun öğretileri aşağıdaki gibidir:
Kaos alır, kaos verir, herşey kaostan. Sen istemeye bak.
Yazı Sonrası Biraz da Müzik...
Kaotik zincirin başlatıcısı olarak, evrendeki sonsuz bilgiye sahip olan Tanrı, elbette tasarımı görebilmektedir. Ancak bu kendi kendinize etki ederek kaotik kaderinizi değiştiremeyeceğiniz anlamına gelmez. Daha önce verdiğim bardak örneğinde, bir bardak konumunu değiştirebilmek için dış kuvvetlere ihtiyaç duymaktadır, ancak insanoğlu verdiği kararlar ile kendi konumunu değiştirebilir. Elbette, kaosu anlayamayacağımız için verdiğimiz kararların bizi nereye götüreceğini bilemeyiz, ancak yine de yolumuzu değiştirebiliriz.
İşin aslı, verdiğiniz kararlar doğrultusunda kaotik kaderinizi değiştirdiğinizde, Tanrı açısından değişen bir şey olmamaktadır. Balkondan aşağı atlayıp ölseniz de, hayata sımsıkı sarılıp başarılı bir insan olsanız da, tasarımı kavrayan Tanrı için bu süpriz değildir. Nitekim, daha önce de dediğim gibi zaman uzun bir çizgi değil, dairesel yapıya sahiptir. Bu nedenle Tanrı'nın kaosu bilmesi, sizin geleceğinizi değiştirebilmeniz için engel değildir.
GÜNLÜK HAYATTA KAOS
Kaos felsefesini günlük hayata uyarlamak kişisel tatmin ve rahatlama açısından önemlidir. Kaosun öğretileri aşağıdaki gibidir:
- Kaosu ve tasarımı asla kavrayamazsın. Vereceğin çok küçük kararlar bile büyük etkilere neden olabilir. Bu yüzden pişman olacağın davranışlar yapmaktan kaçın. Örneğin, bencil bir şekilde kendi işini bir başkasına yaptırma. O kişi senin için o işi yaparken başına bir şey geldiğinde, bu senin suçun olacaktır. Aynı şekilde başkasının işini de yapma.
- Karar vermeden önce daima bütün olasılıkları düşün. Unutma, çok küçük olsa bile her olasılığın gerçekleşme ihtimali vardır. En kötü ihtimali düşün, pesimist olma, sadece temkinli ol.
- Senden kötü durumdakileri yadırgama. Fakirlik, cahillik, çirkinlik, güçsüzlük, kaosun bir parçasıdır.
- Bir hayalin varsa gerçekleştirmek için çabala. Küçük bir çaba bile seni başarıya ulaştırabilir. Ama hiç çabalamaz, kaosa etki etmeye çalışmazsan, kaosa razı olursun. Unutma, hiç denemeyenler korkaklardır ve baştan kaybederler. Sen dene, eğer başarılı olursan da böbürlenme. Nitekim, bu senin başarın değil, kaosun sana verdiğidir. Başarısız olursan da üzülme, çünkü bu, kaosun senin için başka bir tasarımı olduğu anlamına gelir. Hatalarından ders çıkar ve yeni yolda, yeni ihtimallere doğru ilerlemeye bak.
Kaos alır, kaos verir, herşey kaostan. Sen istemeye bak.
Yazı Sonrası Biraz da Müzik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabı kullanmak istemeyenler yorum göndermek için Yorumlama Biçimi'nde Adı/URL kısmından seçim yapabilir.