Eğitim seviyesi arttıkça, Tanrı’ya olan inanç azalır. Bu istatistiklerle ispatlanmış bir durum. Peki neden? Dinlere olan inancın eğitim ile azalması beklenebilir nitekim dinler kişiyi sorgulamaktan ziyade kabullenmeye iter ki bilimin sorgulayıcılığını tadan bir birey için tekrar dinin bilimsel ispat sunmayan emirlerine itaat etmek zordur. Peki ama Tanrı inancı neden bundan etkilenir?
İşin aslı çoğu insanın zihninde din ile bilim arasındaki çekişme doğrudan Tanrı ile sekülerizm arasındaki kavgadır. Tanrı, dini; sekülerizm ise bilimi ifade eder. İbrahimi dinlerin inanırlarına göre Tanrı mutlak itaat ister, nasıl İbrahim sorgulamadan oğlunu Tanrı’ya kurban etmeye hazırdıysa, İbrahim’in günümüzdeki çocukları insanoğlundan da aynı şeyi bekler Tanrı.
Diğer yandan İbrahimi dinlerde şeytan ise anarşisttir. Tanrı’yı bizzat tanımasına ve onun kudretine şahit olmasına rağmen, otoritesini hiçe saymış ve topraktan yaratılan insanın önünde eğilmeyi reddetmiştir. Şeytan bu davranışıyla narsisten daha çok mantıkçıdır aslında. Nitekim, parlak bir ateş ile balçık benzeri toprak yan yana konulduğunda gerçekten de ateşin topraktan daha üstün olduğunu mantıksal olarak iddia etmek pek de yanlış olmaz. Ancak yine de kibre yenik düşerek kendisini, kendi yaratıcısından daha haklı görmek, inanışa göre cezalandırılmasına neden olmuştur.
Şöyle düşünün, bir annenin iki oğlu var. Dışarıda kar yağıyor. Anne çocuklarına dışarıda yağan karın siyah renkli olduğunu söylüyor. Çocuklardan birisi sırf annesine saygısından dolayı kendi düşüncesinden vazgeçerek karın siyah olduğunu kabul ediyor. Ancak diğer çocuk, annesine olan tüm saygı ve sevgisine rağmen, yine de bu durumu kabullenemiyor ve isyan ediyor. Burada daha karakterli olduğu için ikinci çocuğu suçlayabilir miyiz? Konu sadakat ise evet, konu mantık ise hayır.
Lucifer, Baphomet, Mephistopheles, Prometheus, Loki, Enki… mitolojinin hangi biçiminde olursa olsun, dini anlatımlarda şeytan insanlığa ateşi, ışığı, aydınlanmayı, bilimi ve özgürlüğü getiren bir figür olarak resmedilmiştir. Hoş, zaten Lucifer’ın anlamı da doğrudan “ışık getiren” demektir.
Sadece günümüzde değil, tarih boyunca insan, aydınlanıp bilgilendikçe dinlerden ve Tanrı inancından uzaklaşmıştır. Bu yüzden ki Avrupa’nın Ortaçağ Karanlığı’nda kilisenin tüm baskılarına rağmen bilim ve sanatta gelişmeyi sürdürmeye çalışan aydınlar, isimlerini İlluminati, idollerini ise şeytan ve benzeri figürlerden seçmişlerdir. Burada şeytana gerçek bir tapınmadan ziyade, Kilise’nin öğretilerine düşmanlık yatmaktadır (elbette Luciferianism adı altında gerçekten şeytan tapınmacılığı olan bir din de bulunmakta).
Gerçek şu ki, aslında ne Tanrı mutlak itaat istemekte, ne de şeytan özgürlük veya aydınlanma sunmaktadır. Tanrı ve şeytan arasında yaratılan kavga insanoğlunun gruplaşma ve bozgun çıkarma yeteneğinden başka bir şey değildir. İbrahimi dinlere inanan insanların düşman bellediği şeytan, İbrahimi dinlere inanan insanların işledikleri günahlar düşünüldüğünde masum kalır. Ateist bireylerin ise baskı ve otoriterliğin suçunu Tanrı'da aramasına gerek yoktur, nitekim tarihin en kanlı, baskıcı ve faşist yönetimlerinden bazıları (Stalin, Mao, Mussolini...) yine ateist insanoğlu tarafından kurulmuştur.
İnsanlığa düşman bir figür aramak için ışığa veya gölgeye bakmaya gerek yoktur. Nitekim, insan hem kendinin, hem de yaşadığı dünyanın, doğanın en büyük düşmanıdır. İnsan bu karakteriyle, ne Tanrı'ya itaat etmekte, ne de iddia ettiği gibi şeytan ile mantık yolunda ilerlemekte, sadece kendi çıkarları doğrultusunda işine geleni kabul etmektedir. Bu nedenle mutlu ve zengin durumda iken, insan sorgular ve Tanrı'dan uzaklaşır, acınası ve yardıma muhtaç durumda iken tanrısını hatırlar ve mutlak sadakat gösterir. Ama "yükselemeye" ihtiyacı olduğunda da düşen melek'ten yardım almaktan, Dr. Faustus'un hatasını tekrarlamaktan kaçınmaz. Çıkarcı ve nankördür insan...
İnsanlığa düşman bir figür aramak için ışığa veya gölgeye bakmaya gerek yoktur. Nitekim, insan hem kendinin, hem de yaşadığı dünyanın, doğanın en büyük düşmanıdır. İnsan bu karakteriyle, ne Tanrı'ya itaat etmekte, ne de iddia ettiği gibi şeytan ile mantık yolunda ilerlemekte, sadece kendi çıkarları doğrultusunda işine geleni kabul etmektedir. Bu nedenle mutlu ve zengin durumda iken, insan sorgular ve Tanrı'dan uzaklaşır, acınası ve yardıma muhtaç durumda iken tanrısını hatırlar ve mutlak sadakat gösterir. Ama "yükselemeye" ihtiyacı olduğunda da düşen melek'ten yardım almaktan, Dr. Faustus'un hatasını tekrarlamaktan kaçınmaz. Çıkarcı ve nankördür insan...
Dinleri bir kenara bırakırsak, evreni anlamaya en yakın insan, kuantum ve kaosu çözenler olmuştur. Öyle ki, kaosu kabullenen insan, kurtçuk da olsa kelebek olmanın hayalini kurar, ama olamadı mı, bu sefer ruhunu şeytana satmak veya yerinde tembelce oturup bütün işini Tanrı'ya bırakmak yerine, pes etmez, dümeni daha sıkı tutmaya başlar ve bu sefer güve olmaya çalışır, o da mı olmadı, bu sefer arı olmayı dener, güçlü olur ve pes etmez. Pes etmez çünkü baskıcı bir Tanrı'ya değil, kaosu getiren, kaostan insanlığı çıkaran ve ahlakın, bilimin, bilginin, tasarımın nihai yaratıcısı olan tek Tanrı'ya inanır. Bu Tanrı yobazların inandığı tanrı değildir. Çünkü onlar kendileri gibi zayıf, sinirli, bencil ve bilgisiz bir varlık hayal ederler. Ancak gerçek Tanrı'yı anlamak için onun eserini, doğayı, psikolojiyi, feni, tarihi, evreni ve en önemlisi matematiği anlamak gerekir.
Kaosu açıklayan yazımda daha önce değindiğim gibi kaos, Tanrı’yı açıklar. Nitekim, kaos bilimsel olarak, Büyük Patlama'yı yaratan gücün, evrendeki sonsuz bilgiye ve tasarımın gerçekliğine sahip olduğunu gözler önüne serer. Matematiksel olarak, evrenin başlangıç noktasındaki güç, Tanrı, tüm bilgiye sahip olandır. O halde, Tanrı'nın insanoğluna sunduğu veya sunacağ bilginin yanında şeytanın ışığının hiçbir anlamı kalmaz. Kısaca şeytan bir ışık getiren olamaz, nitekim getirdiği ışık zaten Tanrı'nındır.
İlk bilgi kaostan, Tanrı'nın kendisinden ortaya çıkmıştır. O halde bu kaotik Tanrı'nın, insanı sorgulamak yerine koşulsuz itaat etmeye zorlamasını beklemek de mantıklı değildir. İşin aslı, insan sorguladıkça öğrenir, ve öğrendikçe kaosu, tasarımı daha iyi kavrar ve Tanrı'ya yaklaşır. Her ne kadar bilgiye sahip oldukça şımararak Tanrı'dan uzaklaşsa da bazı bilimin çocukları, bilim Tanrı'dandır.
tüm sanatçılar şeytanın yolunda bence. şeytanın bacağını kır lafı tesadüfmü?
YanıtlaSilyazıyı anlamadım ateist mi, deist mi, satanist mi, dinci mi ne
YanıtlaSilLucifer isimli Tanrı 2023 yılından önceki sosyal platformlarda bahsedilmiyordu başka dostlarını kurtarmakla meşgul olduğu için geride kalanlara vakti sanırım yada Lucifer'in kimseye ihtiyacı yok canı çok sıkılmış kalbi kırılmış gündem değiştirmek
YanıtlaSiliçin ekranlara dönmüş olabilir